Markada Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı

Marka

Marka, kısaca; bir işletmenin isminin, ürün ve hizmetlerinin, diğer işletmenin isminden, ürün ve hizmetlerinden yasal olarak ayrılmasını ve tescili sağlanmış marka üzerinde hak sahipliği ve üstünlük elde edilmesini sağlamaktadır. Kişi adları, sözcükler, sayılar ve benzeri işaretler markayı oluşturmaktadır.

Marka Hakkının Kazanılması

Marka hakkı, marka tescili veya markanın tescilsiz olarak kullanımı ile kazanılabilmektedir. Marka hakkına dair koruma tarihi, başvuru veya ilk kullanım tarihidir.

Marka hakkının güçlü şekilde korunabilmesi için yapılması gereken, marka tescil başvurusunda bulunmaktır.

Eğer marka tescili için başvuru yapıldıysa ve başvuru neticesinde marka tescil belgesi alındı ise; marka, başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süreyle korunmakta ve marka, başvuru tarihinden itibaren her 10 yılda bir yenilenebilmektedir. Marka tescili başvuru sürecine dair bilgiler için linke tıklayabilirsiniz.

Marka hakkı, kullanım veya tescil ile kazanılabilmekte olup, hukuki açıdan sahibinin izni olmadan markanın kullanımının önlenmesine yarayan mutlak bir hak niteliğindedir. Dolayısıyla, marka hakkı herkese karşı ileri sürülebilmekte olup, marka hakkına tecavüz ve/veya hükümsüzlük davalarının da konusu olabilmektedir.

Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı

Marka hakkının herkese karşı ileri sürülebilmesinin istisnalarından biri; önceki tarihli marka sahibinin, üçüncü bir kişinin sonraki tarihli marka kullanımına sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğramasıdır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 25. Maddesinin 6. Fıkrası uyarınca;

“Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.”

Marka sahibinin kullanımı eskiye dayalı olsa dahi üçüncü bir kişinin aynı markayı, marka sahibinin kullanımından sonra kötüniyetli olmamak şartıyla en az 5 yıl boyunca kullanmasına ve markanın kullanıldığını bilmesine veya bilmesi gerekmesine rağmen önceki tarihli marka sahibi, sonraki tarihli marka kullanımına karşı çıkmamışsa; marka hakkını, sonraki tarihli marka sahibine karşı ileri süremez.

Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı İlkesinin Tek İstisnası: Kötüniyet

Marka hakkının en az 5 yıl boyunca ihlaline rağmen marka sahibinin, ihlale sessiz kalmış olması; marka hakkının, ihlali yapan kişiye karşı öne sürülememesi sonucunu doğurabilir. Bu durumun tek istinası, sonraki tarihli marka tescilinin kötüniyetli olmasıdır.

Zira bu ilkenin temelini, Türk Medeni Kanununda yer bulan iyiniyet ve dürüstlük kuralı ilkeleri oluşturmaktadır. Buna göre, önceki tarihli bir işaretin varlığını gerekli özeni göstermesine rağmen bilmeyen veya bilebilecek durumda olmayan sonraki tarihli marka sahibi iyiniyetli kabul edilecek olup; marka tescili esnasında, önceki tarihli markadan haberdar veya durumun özellikleri gereği haberdar olması gerekiyorsa kötüniyetli kabul edilecek ve hakkı korunmayacaktır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18. Maddesinin 2. Fıkrasında; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.

Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesi kapsamındaki iyiniyet hususunda, tacirin basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü de göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılır. Basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü gereği, tacir olan sonraki tarihli marka sahibinin, tescil başvurusu esnasında, kendi markası ile aynı veya benzer markaların mevcudiyetini ve bunlar ile kendi markası arasında karıştırılma ihtimalinin olup olmadığını detaylıca incelemesi gerekir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2018/3792 Karar: 2019/5561 Karar Tarihi: 18.09.2019;

“…Dairemizin 21/12/2017 tarih 2016/6803-2017/7532 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı müessesi” TTK’da düzenlenmemiş olup bu uygulamanın yasal dayanağı TMK’nin 2. maddesidir. Buna göre, bir hak ihlali karşısında, hak sahibinin bu ihlali bildiği veya bilebilecek durumda olduğu halde bu hususta karşı tarafta dava açılmayacağı yolunda güven oluşturulduktan sonra, oluşturulan bu güvene aykırı olarak, ihlal konusu hakka önemli yatırım yapan kişilere karşı ihlali sona erdirmek amacıyla dava açılması çelişkili davranış yasağı teşkil edecek olup, böyle bir davranış MK 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olacak ve bu davranış hukuk tarafından himaye edilmeyecektir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Bununla birlikte bu süre Dairemiz uygulamalarında Dairemizin 18.12.2013 tarih 2012/17220 -2013/23188, 04.11.2013 tarih 2012/5906 -2013/19523, 28/11/2018 tarih 2017/1405 – 2018/7443 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, kural olarak beş yıl olarak kabul edilmektedir…”

Özetle;

Sessiz kalma nedeniyle hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için,

  1. Hak sahibinin marka hakkına tecavüz anlamına gelen kullanımı bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu kullanıma karşı çıkmamış olması,
  2. Sonraki tarihli markayı kullananın iyi niyetli olması,
  3. Önceki tarihli marka sahibinin en az 5 yıllık süre boyunca, tecavüz teşkil eden kullanıma sessiz kalmış olması şarttır.

Belirtmek gerekir ki sessiz kalma yoluyla hak kaybı, taraflar öne sürmese de mahkeme tarafından dikkate alınmaktadır.